3. Gözlem Aletleri
3.1. Teleskoplar
3.1.1. Optik teori
Bu konuya girerken mercekler ve aynalarla ilgili temel optiğin, odak oranı, büyütme, optik eksen gibi terminolojinin, Snell kanunu, yansıma kanunlarının, mercek ve ayna formüllerinin bilindiği varsayılacaktır.
Åekil 3.1.1.1 Fraunhofer
kırınımı
Işığın tamamen dalga tabiatıyla sınırla olan bir merceğin ayırmagücünü
gözönüne alarak başlayalım. Işık herhangi bir açıklıktan geçerken difraksiyona
uÄŸrar (Åekil 3.1.1.1) ve dalga cepheleri ÅŸeklinde yayılır (Ek 1). Huygens’in
dalgacıkları dalga cephesinin her bir noktasından dışarıya doğru küresel olarak
ışığın ilgilenilen ortamdaki hızına bağlı olarak yayınlanır. Aşağıdaki
şekilde üç örnek gösterilmiştir.
Dalga cephesi yarık ÅŸeklindeki açıklıktan geçtikten sonra ekran üzerinde Åekil 3.1.12 'de verildiÄŸi gibi bir görüntü oluÅŸturur. Åiddetteki deÄŸiÅŸim açıklığın farklı kısımlarından gelen dalgalar arasındaki giriÅŸimden dolayıdır. Tek bir kaynaktan gelen giriÅŸimin ayrıntılar Ek 1 ‘de verilmiÅŸtir.
Åekil 3.1.1.3 Dar bir yarığın görüntüsünün kesitsel profili
Dar bir yarığın oluÅŸturduÄŸu görüntü içindeki bir noktadaki ÅŸiddet bir açıklığın difraksiyon örneÄŸinin ÅŸekline Fourier dönüşümünün kuvvet spektrumu “power spectrum†sonucunda elde edilebilir. Kuvvet spektrumu Åekil 3.1.1.3 deki tarzda verilir,
burada q yarığın normali ile yapılan açıyı, d yarık geniÅŸliÄŸini, Iq ve Io da normal ve q açısı altında görüntüdeki ÅŸiddetlerdir. Mercekten bir F uzaklığında ekran üzerine görüntünün odaklanmasıyla, görüntünün yapısı d 'nin l yanında çok büyük olması ÅŸartı altında aÅŸağıda verilen ÅŸekildeki gibidir. Åekil 3.1.1.4 dairesel bir açıklıkta difraksiyonu vermektedir.
Åekil 3.1.1.4 Dairesel bir açıklıkta difraksiyon
dxl boyutlu bir dikdörtgen açıklığı için görüntü şiddeti benzer şekilde,
verilir. Genellikle astronomide bizi ilgilendiren durum yani dairesel bir açıklık için görüntünün yapısını elde edilmesi açıklığın yüzeyi üzerinden bağıntının inteğre edilmesinden geçer. Görüntü bu durumda açık ve koyu konsantrik franjlı daireler şeklinde olur. Merkezi maksimum, bu integrasyonu ilk başarılı bir şekilde tamamlayan Kraliyet Astronomu Airy'den dolayı Airy diski olarak isimlendirilir. Bir önceki duruma göre en önemli fark franjların pozisyonunda oluşur. Uzun integrasyon işlemlerinden sonra küçük q açıları için,
elde edilir. Burada d açıklığın çapını göstermektedir. Merkezi hat boyunca görüntünün yapısı Åekil 3.1.1.3 'deki benzer olacak, fakat (3.1.1.3) denkleminde verilen noktalara doÄŸru ÅŸiddeti düşerek geniÅŸleyerek dairesel bir yapı arzedecektir.
Åayet aralarında a açısı olan iki uzak nokta kaynağı gözönüne alacak olursak, konsantrik parlak ve koyu halkalardan oluÅŸmuÅŸ iki görüntü oluÅŸacak ve halkalar üstüste çakışacaktır. Her iki kaynağın karşılıklı inkoherent olması iki görüntü arasında her hangi bir interferans etkisi yaratmamasına neden olur. Ancak, halkaların kesiÅŸim yerlerinde ÅŸiddetlerlerde artma ortaya çıkar. Ortaya çıkan görüntü Åekil 3.1.1.5 'deki gibidir. Birinci görüntünün Airy diskinin merkezi ikinci görüntünün birinci minimumu ile üstüste çakışırsa (veya tersi) o zaman bir merceÄŸin ayırma gücü olan Rayleigh kriterini elde ederiz. Bu normal olarak bir merceÄŸin teorik ayırmagücü olarak kabul edilir. Bağıntı aÅŸağıdaki gibidir:
Åekil 3.1.1.5 Dairesel bir açıklıkta iki uzak nokta kaynağın görüntüsü
Eşit parlaklıktaki kaynaklar için a 'nın üçtebirlik ayırımı için görüntü dairesel olamayan bir yapıdadır. Farklı parlaklıktaki kaynakları birbirinden ayırabilmek için aralarında en az bir a kadar ayrıklık olması gerekir. Göz için efektif dalgaboyu 510 nm (nanometre) dir. Böylece bir teleskobun ayırma gücü gerçekte
olarak kullanılır. d objektifin metre cinsinden çapı, R yay saniyesi cinsinden ayırma gücüdür. Pratikte bu ayırma gücüne erişmek için büyütme ökülerdeki görüntünün açısal ayrıklığının gözün ayırma gücünü yeteri kadar geçmelidir. Bu şartlar altında bir teleskobun Rayleigh sınırını gerçeklemesi için gereken minumum büyütme için,
bulunur. b ' nın ortalama değerinin yaklaşık 3' (yay dakikası) olduğu düşünülürse,
çıkar. d metre cinsindedir. Çoğu teleskopların ayırma gücünün atmosfer tarafından sınırlandığı malumdur. Bir metrelik teleskop iyi bir gözlem yerinde bir yıl içinde Raylight ayırmagücüne ancak bir gün erişebilmektedir. Ortalama bir gecede, sintilasyon yıldız görüntüsünü yaklaşık 2" lik bir saçılıma uğratır. Böylece, sadece 0.07 m 'den daha küçük teleskoplar muntazam olarak difraksiyon sınırına erişirler. Teleskoplar vizüel olarak yüksek büyütme oranlarında nadiren kullanılır. 1.2 m lik bir teleskopta William Herschel oküleri kullanıldığında 8000 lik bir büyütmeye erişilebilir.
3.1.2 Mercek Hataları
Ayırmagücünü teorik olarak gözönüne aldığımız zaman, mercek veya aynanın görüntüyü bozmayacak kadar yeterli optik kalitede olduÄŸunu, nokta kaynaktan çıkan ışınların odakta bir noktada görüntü oluÅŸturduÄŸunu düşünürüz. Fakat pratikte bu iki nedenden dolayı gerçekleÅŸmez. Birincisi, ince mercek formülleri optik eksene çok yakın gelen ışınlara uygulanabilir. Åekil (3.1.2.1) 'de optik eksenle 2° 'lik bir açı yapan koni içindeki ışınlar görülmektedir. Bu bölgeye merceÄŸin palaksiyal bölgesi denir. Bu bölge dışından gelen ışınlar aynı bir odakta toplanamazlar. Görüntünün bozulmasına neden olurlar ve mercek kusuru (aberasyon) olarak bilinen bir etki yaparlar.
Biri istisna, aberasyonlar, gerek mercekler gerekse aynalar tarafından oluşturulan bütün görüntüleri etkileyebilirler. Universal veya monokromatik kusurlar onları ilk analiz eden Ludwig von Seidel'den sonra Seidel kusurları olarak bilinirler. İstisna olan durum, renk kusurları ve enine renk kusurlarının ikinci mertebeden etkileri ile ilgidir. Bunlar sadece mercekleri etkilerler. İkinci neden, hiçbir mercek kusuru olmasa bile ışığın dalgasal karakterinden dolayı mercekten geçen ışınlar difraksiyona uğrarlar. Bu durum da nokta kaynakların ideal bir nokta şeklinde odaklanmamasına sebep olur.
Renk aberasyonu camın kırılma indeksindeki değişimden veya aydınlatmayı yapan ışınımın dalgaboyuna bağlı olarak diğer optik materyelden ortaya çıkar. En çok kullanılan bazı optik camların kırılma indeklerinin tipik değerleri aşağıda verilmektedir.
Dalgaboyu ile kırılma indeksinin değişiminin derecesi dispersiyon olarak isimlendirilir ve n ile büyüklüğü değerlendirilir.
ÅŸeklinde verilir.
Åekil 3.1.2.2 Renk kusuru (aberasyonu)
Cam Tipi | 361 nm | 486 nm | 589 nm | 656 nm | 768 nm |
Kravn | 1.539 | 1.523 | 1.517 | 1.514 | 1.511 |
Normal Flint | 1.614 | 1.585 | 1.575 | 1.571 | 1.567 |
µl, l dalgaboyundaki kırılma indeksidir. n 'nün tanımı için seçilen üç dalgaboyu kuvvetli Fraunhofer çizgileridir. Bunlar; 486 nm F çizgisi (Hb ), 589 nm D çizgileri (Na), 656 nm C çizgisi (Ha ). Daha önce yuarıda tabloda verilen camlar için n 'nün deÄŸeri kravn camı için 57 'den yoÄŸun flint için 37 'ye kadar deÄŸiÅŸir. Bu durumda kravn camı küçük, flint camı büyük dispersiyonlu olarak karşımıza çıkar. Bu da ÅŸu anlama gelmektedir; n 'nün deÄŸeri ne kadar yüksekse farklı dalgaboylarındaki ışınların birbirlerinden sapması o kadar azdır. Bir görüntü üzerinde dispersiyonun etkisi optik eksen boyunca bir dizi farklı renklerden oluÅŸmuÅŸ görüntülerin yayılmasıdır. Åekil (3.1.2.2) renk kusurunun etkisi ÅŸematik olarak resmedilmiÅŸtir. Ökülerden bu görüntü serisine bakıldığında, optik eksen boyunca özel bir noktada, gözlenen cisim, ışığın belirli bir dalgaboyunda keskin bir görüntü verirken, geri kalan diÄŸer bütün dalgaboylarında ise, büyüklüğü deÄŸiÅŸen bulanık görüntülerle bu net görüntü çevrelenmiÅŸ vaziyette görünür. Göz için en iyi görüntü sarı ışık odaklandığı zaman oluÅŸur. Çünkü gözün kırmızı ve mavi ışığa hassasiyeti daha azdır. Bu noktadaki görüntü büyüklüğü en az bozulan daire olarak isimlendirilir. Optik eksen boyunca renklerin yayılımı boylamsal renk kusuru (longitudinal chromatic aberration) olarak isimlendirilir. En az bozulan daireyi ihtiva eden görüntü düzlemi boyuncaki yayılıma da enine renk kusuru (transverse chromatic aberration) denir.
Farklı camlardan oluşmuş iki mercek, renk kusurunun etkisini azaltmak için birleştirilebilir. Genelde, astronomik refraktörlerde, iki dışbükey kravn camı merceği bir akromatik çift oluşturmak için düzlem içbükey flint camı merceği ile birleştirilir. Kırmızı ötesinde akromatlar baryum, strontium florid (fluoride) ve kırmızı ötesini geçiren mercekler kullanılarak oluşturulabilir. Milimetre altı bölgede (örneğin birkaç yüz mikron dalgaboylu) kristal kuarz ve germanyum kullanılabilir. Mercekler ya birbirlerine yapıştırılırlar yada sadece çok küçük bir uzaklıkla birbirlerinden ayrılırlar.
Åekil 3.1.2.3. Akromat çifti
Sadece iki dalgaboyu ortak bir odağa getirildiğinden bu tür mercek
tasarımında hala bir miktar renk kusuru kalır. Eğri yüzeylerin yarıçapları eşitse
o zaman l1
ve l2
gibi verilen iki dalgaboyu için şartlar, görüntülerin
birbirleriyle çakışması sağlatılır.
ve
, l1
(kravn camı) ve l2
(flint camı) dalgaboylarındaki kırılma indekleri arasındaki farkları göstermek
üzere,
eşitliği sağlanır. Tasarımda daha iyi bir esneklik elde etmek için her iki yüzü farklı yarıçaplı yakınsak mercek kullanılır. Bu durumda akromatlık için şart,
şeklindedir. R2 flint merceğiyle temas halinde olan kravn camından yapılan merceğin yüzlerinin yarıçapıdır. R1 kravn camı merceğinin diğer yüzünün yarıçapıdır. l1 ve l2 'nin dikkatli bir seçimi ile akromatik bir çift sıhhati oldukça iyi görüntü verecek şekilde dizayn edilebilir. Genede renk aberasyonu objektifin çapının karesiyle ve odak uzunluğu ile ters olarak değiştiğinden 0.25 m 'den daha büyük refraktörler görüntülerde hala istenmedik renklenme yapabilirler. Daha ciddisi, şayet filtre kullanılıyorsa filtre ile birlikte odak uzağı da değişir, ve bu durum olumsuz bir etki yaratır. Benzer şekilde, fotograf plağı üzerindeki ölçek, emisyonun hassas olduğu dalgaboyuyla değişir. Üç dalgaboyu için apokromat üretmek için daha fazla sayıda mercek kullanmak gerekir. Dört dalgaboyu düzeltmesi superapokromatlarla yapılır. Her ne kadar öküler ve kamera merceklerinin sayısı sekiz veya on bileşene kadar çıkarılarak çok yüksek dereceden düzeltmelere erişilebilirse de bu tür tasarımlar teleskobun açıklığı ne olursa olsun sonuçta son derece pahalıdır.
Gerek mercekler gerekse aynalar için en genel ve en etkili aberasyon küresel aberasyondur. Bu aberasyonda farklı yarıçapa sahip mercekler veya aynaların eÄŸriliÄŸi farklı odak uzaklıklarına karşılık gelir. Küresel bir ayna için bu durum Åekil (3.1.2.4)'de resmedilmiÅŸtir.
Åekil 3.1.2.4
Optik eksene paralel gelen ışınlar aynanın parabolik yüzeyinin küreselliğinin derinleştirilmesi suretiyle tamamiyle elimine edilebilir. Küresel olmayan bir yüzey kullanmaksızın tek bir mercekle bu kusur telafi edilemez, fakat verilen bir dalgaboyu için etki minimum yapılabilir. Basit bir merceğin şekli, q şekil faktörüyle ölçülebilir.
Burada R1 merceÄŸin ilk yüzeyinin, R2 merceÄŸin ikinci yüzeyin yarıçapıdır. İnce bir merceÄŸin küresel aberasyonu q = +0.6 'da bir minimum yapmak üzere, q ile deÄŸiÅŸimi Åekil (3.1.2.5) 'de görülmektedir.
Åekil 3.1.2.5
Küresel aberasyonu düzeltmek için küresel aynanın derinliÄŸinin arttırılmasıyla ayna ÅŸeklinin paraboliÄŸe dönüştürülmesi, koma (coma) olarak isimlendirilen yeni bir mercek kusurunun ortaya çıkmasına neden olur. Koma optik eksen dışında cismin bir dizi daire ÅŸeklinde görüntüsünün oluÅŸmasına neden olur. Komanın ÅŸekli Åekil (3.1.2.6) verilmektedir. Abbe'nin sinüs ÅŸartına uyan bir sistemde koma sıfırdır (Åekil 3.1.2.7).
Åekil 3.1.2.6
Åekil 3.1.2.7 Abbe'nin sinüs ÅŸartı için parametreler
Bağıntıdaki açılar Åekil (3.1.2.6) 'da verilen açılardır. Bir çift mercek aynı anda renk ve küresel aberasyonu düzeltebileceÄŸi gibi komayı da kabul edilebilir sınırlara getirebilir. Böyle bir sistemi oluÅŸturan merceÄŸe aplanatik mercek denir. Bir parabolik ayna aynadan önce ve sonra ince düzeltici mercekler ilave edilerek koma hatasından arındırılabilir. Optik eksenden itibaren belirli bir açısal uzaklıkta komanın ÅŸiddeti odak uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. Böylece, etki keza mümkün en büyük odak oranının kullanımı ile azaltılabilir. Newtonyan reflektörlerde f 8 veya daha büyük bir odak oranı çoÄŸu amaç için kabul edilebilir koma verir.
Åu ana kadar verilen kusurlar tamamen giderilse bile hala baÅŸka tür kusurlar olabilir. Bunlardan biri astigmatizmdir. Eksen dışındaki bir cisimden gelen ışınlar optik eksen (teÄŸetsel düzlem) boyunca ve buna dik açıdaki (sajital düzlem) düzlem boyunca gelen ışınlarla mukayese edildiÄŸinde odak uzaklıkları farklıdır. Odak oranıyla komada olduÄŸundan daha yavaÅŸ azalır. Büyük odak oranları için etki baskın olmaya baÅŸlar. Düzeltmek mümkündür, fakat bu yapılırken alan eÄŸriliÄŸi gibi, baÅŸka aberasyonlar ortaya çıkar. Bu, keskin odaklanmış görüntü ihtiva eden yüzeyin düz bir düzlem olmaktan ziyade eÄŸrilmesidir.
Son bir mercek kusuru distorsiyondur (Åekil 3.1.2.8). Bu, görüntü düzlemi üzerinde büyütmedeki bir deÄŸiÅŸimdir. Yani görüntü büyütülmesinin görüntünün her bir noktasında orantısal olmamasıdır. Cismin optik eksenden uzaklığı ile bu büyültme deÄŸiÅŸir. Bir optik sistemde distorsiyon ancak aÅŸağıdaki ÅŸart için serbest kalır (Åekil 3.1.2.9).
Åekil 3.1.2.8 Distorsiyonun terminolojisi
Åekil 3.1.2.9 Distorsiyon
3.1.3 Teleskop Tasarımları
3.1.3.1 Temel Bilgi
Teleskop kullanımıyla ilgili en ciddi iş teleskobun odak düzlemine yerleştirilen yardımcı aletlerdir. Cisimleri bulup takip etmek gibi vizüel işler için oküler gereklidir. Okülerdeki görüntünün yüksek kalitede olması o kadar önemli değildir. Gene de ideal olarak okülerde oluşacak görüntünün ana optik sistemin oluşturacağı görüntüden önemli derecede farklı olması istenir. Çok çeşitli okülerler vardır, amaca uygun şekilde seçilmelidir. Örneğin ilk dizayn edilen okülerlerden olan Keller oküleri, akromat ve basit bir mercekten oluşmuş ve 40° - 50° 'lik bir görüş alanıyla hala yeterli kalitede, gözlemlerde kullanılabilir bir okülerdir. Plössl iki akromat mercek kullanır ve görüş alanı biraz daha geniştir. Son zamanlarda dizayn edilen Erfle altı, yedi bileşenden oluşmuş ve 60° -70° 'lik bir görüş alanına sahiptir. Nagler öküleri sekiz veya daha çok bileşenden oluşmuştur ve 85° 'ye kadar bir görüş alanı verir.
Bizi oküler dört faklı açıdan ilgilendirir: 1- Işık kaybı (light losses), 2- Bakış Rahatlığı (eye relief), 3- Çıkış GözbebeÄŸi (exit pupil), 4- Açısal Görüş Alanı (angular field of view). Åekil 3.1.3.1.1 'de çıkış gözbebeÄŸi ve bakış rahatlığı resmedilmiÅŸtir.
Åekil 3.1.3.1.1 Çıkış gözbebeÄŸi ve bakış rahatlığı
Işık kaybı, ışık hüzmesinin bir kısmının okülerin optiği tarafından kesilmesi, okülerin yapısının bir kısmı ile örtülmesi, veya optik bileşenler tarafından yansıma, saçılma ve absorbsiyon varsa oluşur. İyi bir oküler dizaynı, okülerin temiz tutulması ve anti yansıtıcı bir kaplama yapılması suretiyle dezavantajı minimuma indirilebilir.
Çıkış gözbebeği öküler tarafından oluşturulan objektifin görüntüsüdür. Cisimden gelen bütün ışınlar çıkış gözbebeğinden geçer. Bu durumda, şayet objektif tarafından toplanan ışığın tamamı kullanılmak isteniyorsa çıkış gözbebeği insan gözbebeğinden daha küçük olmalıdır. Çıkış gözbebeğinin çapı E aşağıdaki formüller verilir.
D, objektifin çapı, Fe okülerin odak uzaklığı, Fo objektifin odak uzaklığıdır. Büyütme,
şeklinde verilir. Karanlığa adapte olmuş bir gözbebeğinin çapı altı, yedi milimetre olduğundan M için,
yazılabilir. Bağıntıdaki D, metre cinsindendir. Bu bağıntıda teleskoptan gelen ışığın tamamının gözden geçtiği düşünülmektedir.
Bakış rahatlığı okülerin son merceğinin çıkış gözbebeğine olan uzaklığıdır. İyi bir bakış rahatlığı için bu mesafenin yaklaşık altı on milimetre olması gerekir.
Açısal görüş alanı ökülerin kabul edilen açısıyla (q ¢ ) tanımlanır. Bu genellikle 40° dir, fakat geniş açılı oküler için 90° kadar olabilir. Göz, çıkış gözbebeğine yerleştirildiğinde vizüel olarak gökyüzünde açısal olarak görebileceği çap q ,
şeklindedir. Teleskoptan görülen bir görüntünün parlaklığının genellikle direk bakıldığı zamankinden daha fazla olması beklenir. Ancak, bu durum uzamış, yüzey gösteren cisimler için geçerli değildir. Bir kaynağın çıplak gözle bakıldığındaki parlaklığı gözbebeğinin çapının karesi ile orantılıdır. Halbuki teleskoptaki bir görüntü objektifin çapının karesiyle orantılıdır. Görüntüye gözle bakıldığında açısal çapı teleskobun büyütmesiyle artar. Böylece görüntünün artan parlaklığı daha büyük bir alan üzerine yayılır. Bu durumda
D objektifin çapı, P göz bebeğinin çapı, M de büyütmedir. Çıkış gözbebeğinin çapının insan gözbebeğinin çapına eşit olması durumunda R = 1 çıkar. R < 1 insan gözbebeğinden daha küçük olması durumunu gösterir.
Åayet büyütme 170D 'den daha azsa çıkış gözbebeÄŸi insan gözbebeÄŸinden daha büyüktür, ve bu durumda teleskop objektifi tarafından toplanan ışığın bir kısmı kaybolur. Teleskoplar genellikle saçılma, kusurlu yansıma ve absorblamadan dolayı diÄŸer ışık kayıplarına sahip olacağından, yüzey gösteren bir ışık kaynağının parlaklığının teleskoptan görünüşü direkt çıplak gözle görünüşünden daima daha sönük olur. Bu sonuç gerçekte termodinamiÄŸin ikinci kanununun basit bir neticesidir; aksi takdirde soÄŸuktan sıcaÄŸa bir net enerji akışı olması gerekirdi. Bir teleskop kullanıldığında görüntünün parlaklığındaki görünen artış kısmen cismin açısal büyüklüğünün artmasından ortaya çıkar.
Bir teleskopla çıplak gözün görebileceğinden daha sönük yıldızları görmek mümkündür. Alıcının ışık toplama adı verilen bir faktörü vardır. Bu basitçe D2/P2 şeklinde verilir. Çıplak gözle görülebilen en sönük yıldızı +6. kadir alarak, bir teleskobun erişebileceği limit parlaklığı kadir cinsinden bulabiliriz.
burada D metre cinsindendir. Åayet görüntü büyütülürse bir tek detektör elemanından daha büyük bir alana yayılacak ve bu durumda yüzey gösteren kaynaklar için yaptığımız analize dönmek zorunda kalırız. Ortalama bir göz için, bu büyütmenin üst sınırı
ile verilir. D burada da metre cinsindendir.
3.1.3.2. Tasarımlar
Her ne kadar çok büyük teleskopların genellikle birkaç alternatif farklı seçenekte ikincil aynaları deÄŸiÅŸtirerek kullanılabiliyorsa da, büyük teleskoplar için en genel format Cassegrain sistemidir. Cassegrain sistemi parabolik bir birincil (primary) ayna ve konveks (dış bükey) bir hiperbolik ikincil (secondary) aynadan oluÅŸmuÅŸtur. Åekil 3.1.3.2.1 'de bu sistem ÅŸematik olarak resmedilmiÅŸtir.
Birinci aynadan yansıyıp birincil aynanın odağına giden ışınların, odağa en yakın olacak şekilde önüne ikinci bir ayna konur.
Böylece ikincil ayna yardımıyla Cassegrain odak daha uzak bir noktaya taşınır.
Cassegrain sistemin en büyük avantajı telefoto karakterine sahip olmasıdır.
İkinci ayna yardımıyla birincil aynadan gelen ışık çok uzaklara taşınarak sistemin efektif (etkin) odak uzaklığı birincil aynanın odak uzaklığının birkaç katı büyüklüğüne taşınabilir.
Böylece, kompak, kararlı ve nispeten ucuz bir monte şekliyle büyük odak uzaklıklı ve büyük görüntü ölçekli bir teleskop oluşturulmuş olur.
Cassegrain tasarım yaklaşık Newton sistemine eÅŸdeÄŸer derecede koma ve küresel aberasyona maruz kalır. Åekil 3.1.3.2.2 'de Cassegrain teleskopta palaksiyal bölge, eksen dışı ve Airy diski için görüntülerin büyüklüğü odak oranı ve çapa karşılık yay saniyesi ölçeÄŸinde verilmiÅŸtir. İkinci aynanın ışığı yayma etkisi Cassegrain teleskopların normal olarak 12 ila 30 arasında bir odak oranında çalışmaya zorlaması anlamına gelir. Astigmatism ve alan eÄŸriliÄŸi, eÅŸdeÄŸer Newton sisteminden daha kuvvetlidir. Cassegrain sistemde son görüntünün odaklanması optik eksen boyunca ikinci aynanın hareket ettirilmesiyle yapılabilir. İkinci aynanın bu hareketi ortaya çıkabilecek bazı mercek kusurlarından dolayı sınırlıdır. Bu sınırın dışına çıkıldığında ÅŸiddetli küresel aberasyon ortaya çıkmaya baÅŸlar. Åayet Cassegrain Sistemi Ritchey-Chretien Sistemi ile yerdeÄŸiÅŸtirilirse görüntü kalitesinde çok büyük bir iyileÅŸtirme elde edilebilir. Ritchey-Chretien Sistemi'nde optik dizayn aynı Cassegrain Sistemi'ndeki gibidir. Ancak aralarındaki fark aynalardan gelir. Ritchey-Chretien Sistemi'nde birincil ayna daha derin bir hiperbolit, ikincil ayna da çok kuvvetli bir hiperbolittir. Böyle bir dizaynla koma ve küresel aberasyon düzeltilebilir ve bir aplanatik sisteme sahip olunur.
Åekil 3.1.3.2.2 0.25 m, f4/f16 Casegrain teleskopta görüntü
Åekil 3.1.3.2.3 0.5 m, f3/f8 Ritchey-Chretien teleskop
Cassegrain sistemini odak önüne konulacak ilave düzelticilerle iyileştirmek mümkündür. Düzelticiler (correctors) düşük veya sıfır güçte mercekler olmalıdır. Bunların aberasyonu sistemin aberasyonuna karşı durup onları telafi edecek yönde olmalıdır. Görüntüler, bir derecelik görüş alanı üzerinden seeing diskinin büyüklüğünden daha aza indirilebilir. Bu açı bazen daha büyük olabilmektedir.
DiÄŸer bir teleskop dizaynı, Cassegrain sistemiyle çok yakından iliÅŸkili olan Kude (Coude) Sistemi'dir. Genelde sabit bir sistemdir. İlave düz aynalar yardımıyla odak uzaklığı çok büyültülebilir. Åekil 3.1.3.2.4 'de İngiliz kurgusu için Kude görülmektedir.
İkincil aynadan yansıyan ışık diagonal bir ayna yardımıyla kutup ekseni içinde bulunan diğer bir diagonal aynaya getirilir ve buradan yansıtılarak Coude odağında ışığın toplanması sağlanır. Işığın hüzmesi daima kutup ekseninin ucundan çıkar. Alt-Azimut kurgusunda, ışınlar kurgunun sağındaki iki Nasmyth odağından birine yükseklik ekseni boyunca yön-lendirilebilir. Bu odaklar, teleskop azimutunu değiştirdiği zaman dönerler, fakat bu durum alışılmış Cassegrain odağının davranışı ve yüksekliğinin değişimden ileri gelecek türden probleme daha az maruz kalınmasını sağlar. Büyük modern teleskoplarda, Nasmyth odakları büyük yardımcı aletlerin kullanımına kolaylık sağlar. Coude ve Nasmyth sistemlerinin sabit odakları büyük avantajlar sağlar. Örneğin yüksek dispersiyonlu spektrograflar gibi.
Ancak dezavantajları da vardır.
Teleskop gökyüzünde cismi takip ederken görüş alanı döner. Efektif odak oranının büyük olmasından dolayı bu etki çok azdır.
İlave yansımalar ışık kaybına neden olur.
Bir teleskop için en basit kurgu, teleskobun birincil odaktan kullanılmasıdır. Yani birincil ayna görüntünün oluşturulmasında direk olarak kullanılır. Fotografik plak veya diğer her hangi bir detektör teleskobun arka ucuna yerleştirilebilir. Büyük teleskopların ikinci ayna ile yer değiştiren platformları veya kafesleri vardır. Bu kısım gözlemcinin oturması ve rahat hareket edebilmesi için yeteri kadar geniştir. Gözlemci buradan birinci odak pozisyonundan hem gözlemini hem de teleskobun yönlenmesini yapar. Küçük aletlerde daha fazla ışık bloke edileceğinden, ikinci bir takip teleskobunun kullanılma gereksinimi ortaya çıkar. Birinci odaktaki görüntü kalitesi, optik eksenin birkaç yay saniyesi dışında bile genellikle çok zayıftır. Nedeni, aletin boyunun bir minumum düzeye indirilmesi için birincil aynanın odak oranının f3 kadar veya daha az yapılmasıdır. Böylece, düzeltici mercekler kabul edilebilir görüntü ve yeterli genişlikte görüş alanı verirler. Bunlar Cassegrain teleskoplarının düzelticileri için kullanılanlara benzer ve birincil odağın hemen önüne yerleştirilirler.
Newtonyan Teleskop: Birincil odakta teleskobun kullanımına hemen hemen eÅŸdeÄŸeri olan fakat yansıtıcı bir teleskop sistemini ilk dizayn eden Newton'dur, ve bundan dolayı da Newtonian teleskop olarak isimlendirilir. İkinci diyagonal bir ayna birincil odağın hemen önüne yerleÅŸtirilir. Diyagonal ayna ışığı, nispeten kolayca ulaşılabilecek teleskobun kenarına yansıtır. Dizaynın basitliÄŸi, ucuzluÄŸu ve aletin küçük oluÅŸu amatör piyasada teleskobu çok popüler yapar. Newtonian dizayn büyük teleskoplar için uygun deÄŸildir. İkincil aynanın gerek ışık kaybına neden olması gerekse gözlem yerine eriÅŸilebilirlik ve odaÄŸa konacak yardımcı aletlerin dengelenmesi açısından dezavantajlara sahiptir. Ayrıca, optik eksenden yarın derecelik uzaklaÅŸmalar bile görüntü kalitesini oldukça düşürmektedir. Åekil 3.1.3.2.5 'de Newtonyan teleskop görülmektedir.
Åekil 3.1.3.2.5 Newtonyan teleskobun optik sistemi
Åekil 3.1.3.2.6 Newtonyan teleskopta görüntüler a) 1 m, f4, b) 0.5 m, f8
Çok çeşitli yansıtıcı teleskop dizanyları olmasına rağmen yukarıda bahsedilen iki gruba ilave ektra bir avantajları yoktur. Bu tür dizanylar genelde özel amaçlı belirli bir tür gözleme yönelik yapılmaktadır. Genelde bunlar amatörler için yapılmaktadır.
Işığı kırıcı teleskoplar, (refracting objective) refraktörler akromatik çiftli, üçlü veya dört mercekli objektiflere sahiptir (Åekil 3.1.3.2.7). Geçen yüzyılın sonuna doÄŸru yapılmış refraktörlerin dışında günümüzde artık bu tür refraktörler büyük aletlerin takipcisi olarak kullanılırlar. Büyük teleskobun ana gövdesine monte edilirler. Ana teleskopla aynı görüş alanının saÄŸlanması için de küçük ayarlamalara ihtiyaç vardır.
Åekil 3.1.3.2.7 Astronomik refraktör
Optik teleskopların geri kalan bir sınıfı "catadioptric" gruptur. Schmidt kamera bilinen en iyisidir.
Catadioptric sistemler gerek mercekleri gerekse aynaları birincil ışık toplama yerinde kullanır. Bu sistemlerde çok yüksek dereceden aberasyon düzeltmelerine ulaşılmıştır. Schmidt kameralar küresel aynalar kullanır ve böylece koma hatası elimine edilir (Åekil 3.1.3.2.8). Ortaya çıkan küresel aberasyon aynanın eÄŸrilik yarıçapında ince düzeltici merceklerle elimine edilebilir. DiÄŸer önemli aberasyon alan eÄŸriliÄŸi, fotograf plağının görüntü yüzeyinin ÅŸekline uyarlamasıyla veya ilave düzeltici merceklerle (alan düzelticileri =field flatteners) bertaraf edilir. Koma ve kromatik aberasyonun küçük miktarları düzeltici merceklerle yok edilebilir, fakat bu aberasyonlar çok zayıf olduÄŸundan ihmal de edilebilirler. Schmidt kameralarda büyük CCD 'ler kullanmak mümkündür. Ancak, CCD 'lerin fotografik plaklardan küçük olan boyutları görüş alanını birkaç derece ile sınırlar. Bununla beraber CCD 'nin yüksek verimliliÄŸi, lineer sorumluluÄŸu, makine üzerinden direk okunulabilirliÄŸi bir çok amaç için fotografik plaÄŸa tercih edilir.
Åekil 3.1.3.2.8 Schmidt kamera optik sistemi
Schmidt kurgusunda mercek kullanma ihtiyacı bu tür aletlerin büyüklüğünü giriÅŸ açıklığını 135 cm olmak üzere sınırlamaktadır. Örnek Tautenburg Schmidt kamera. Kurgu aynı zamanda odak uzaklığını iki katı bir tube ihtiyaç duyduÄŸundan dolayı da etkilenir. Yüksek kalitede 5° - 10° lik bir görüş alanı üzerinden görüntü saÄŸlamak için birkaç alternatif kurgu teklif edilmiÅŸtir, fakat henüz istenilen büyüklükte biri yapılmamıştır. ÖrneÄŸin, Willstrop'un üç aynalı teleskobu tamamen akromatiktir ve alışılmış geleneksel optik teleskoplar kadar büyük yapılabilme olanağı vardır. Birincil ayna paraboliÄŸe yakındır, düzelticinin (ikinci ayna) kenarları dönebilmekte ve küresele yakındır. Keza üçüncü aynanın ÅŸekli de küresele yakındır (Åekil 3.1.3.2.9). Bu dizayn 5° 'lik bir görüş alanına sahiptir, ve tüp uzunluÄŸu eÅŸdeÄŸer Schmidt kameranın tüp uzunluÄŸunun altıda biri kadardır. Odak yüzeyi Schmidt'teki gibi eÄŸriseldir. Görüş alanının merkezi 2° lik bölgesi dışında az da olsa görüntüde bozulma vardır. Bu dizaynın 0.5 metreliÄŸi baÅŸarılı bir ÅŸekilde oluÅŸturulmuÅŸ ve birkaç yıldan beri de Cambridge'de kullanılmaktadır.
Åekil 3.1.3.2.9 Willstrop'un üç aynalı teleskobu
Schmidt kamera odağına eriÅŸilemediÄŸinden vizüel olarak kullanılamamaktadır.Ancak, hayati özelliklerinin çoÄŸu muhafaza edilirken dizaynında çeÅŸitli modifikasyonlar yapılarak harici bir odak oluÅŸturulmuÅŸları da vardır. Bunların en iyisi Maksutov'dur (Åekil 3.1.3.2.10). Bütün optik yüzeyler küreseldir. Küresel aberasyon, astiÄŸmatizm ve koma hemen hemen elimine edilmiÅŸtir. Kromatik aberasyonda ihmal edilebilir sınırlardadır. Benzer bir sistem Schmidt-Cassegrain teleskobunun kendisidir. Çok sayıda firma tarafından 40 cm açıklığa kadar üretilmekte olup, makul fiyatlarda amatör ve eÄŸitim amaçlı piyasada satılmaktadır. Bu tür teleskoplar özel uygulamada, örneÄŸin gözlem yeri seçimi "site testing" gibi, artan bir uygulama bulmaktadır.
Åekil 3.1.3.2.10 Maksutov optik sistemi
Görüntü kalitesi açısından katodioptrik teleskoplar her ne kadar mükemmele eriÅŸiyorlarsa da sadece merceklerin kenarlarından desteklenerek kullanılma zorunluluÄŸu büyüklüklerini sınırlamaktadır. Åu anda kullanımda olan bu tür teleskopların en büyüğü 135 cm'dir.
Her ne kadar bir teleskop olmasa da yukarıda bahsedilen sistemlerin kullanımına yardımcı bir başka sistem selostattır (coelostat). İki düz aynadan oluşmuştur. Gökyüzünün her hangi bir kısmından gelen ışığı sabit bir doğrultuda yönlendirir. Özellikle çok uzun odak uzunluklarına sahip olmalarından dolayı hareket ettirilemeyen Güneş teleskoplarıyla birlikte kullanılırlar. Selostattın aynalarından biri kutup eksenine göre yerleştirilir ve yıldızın yarı hızında döndürülür. İkinci ayna da sabit olarak monte edilmiştir ve sabit duran teleskoba ışığı yansıtacak şekilde hareket eder. Farklı deklinasyonlara sahip cisimleri gözleyebilmek için aynalar ayarlanabilir özellikle yapılmıştır.
Büyük teleskopların optik dizanylarında yapılabilecek daha ileri bir gelişme, bu tür teleskoplar halihazırda atmosfer tarafından sınırlandırılmalarından, ayırma güçlerinde daha fazla iyileştirme yapılamayacağını göstermektedir. Bundan dolayı da daha iyi ayırmagücü elde etmek için teleskobun arz atmosferinin üzerine çıkarılması gerekir.
Ayırmagücünün her hangi bir şekilde iyileştirilememesinin yanında teleskoplarda karşımıza çıkan bir ikinci problem aynanın ışık toplama kabiliyetidir. Bir tek aynanın büyüklüğü, şu anda mevcut 5-6 metrelik teleskoplarla muhtemelen üst sınırına yaklaşmış bulunmaktadır. Cam aynalar için 10 metrelik bir çap, muhtemelen günümüz tekniğinin ulaşabileceği en üst sınırdır. Ancak, parçalardan arı beteği şeklinde oluşmuş bir yapı, bu problemi bir yere kadar çözebilir. Dünyanın çeşitli yerlerinde bu tür teleskoplar planlanmaktadır. European Southern Gözlemevi'nin büyük teleskobu 4 adet bağımsız 8 metrelik aynadan oluşmuştur. Sistem bir interferometre gibi çalışmaktadır. Bunlara iki örnek; Cambridge Optical Aperture Syntesis Telescope (COAST) ve Infrared Optical Telescope Array'i (IOTA) verebiliriz. COAST, 0.4 m 'lik Cassegrain teleskopları besleyen dört adet 0.5 m 'lik siderostat kullanarak 100 m kadar uzanan bir taban çizgisi oluşturmakta ve kırmızı ve kırmızı ötesi bölgede mili yay saniyesi ayırmagücüne ulaşmaktadır.
Birkaç bağımsız kısımdan oluşmuş tek bir büyük aynanın oluşturulması biraz daha kolaydır. Birkaç dizayn şu anda işlem görmekte veya yapım halindedir. Örneğin iki adet 10 m 'lik Keck teleskobu 36 adet 1.8 m 'lik hexagonal parçadan oluşmuştur. Hobby-Eberly spektroskopik teleskobu 91 adet 1.0 m 'lik küresel parçaların bir araya gelmesiyle 11x10 m 'lik bir ayna oluşturmuştur.
Åekil 3.1.3.2.11 Keck I ve II, 10 m 'lik teleskopların optik dizaynı
Uzaydaki teleskoplar: Atmosferik bozulmayla sınırlanan bir teleskobun ayırmagücünü iyileştirmenin en geçerli yolu onu atmosferin üzerine veya en azından yükseğe, atmosferin düşük yoğunluklu kısımlarına taşımaktır. Bunun iki yöntemi vardır. Teleskobu ya bir balonun platformuna veya suni bir uyduya yerleştireceksiniz. 0.9 m 'lik Stratoscope II balonlu teleskoplara en iyi örnektir. Avantajı ucuz olması ve görüntülerin alışılmış tarzda kaydedilebilmesidir. Dezavantajı 40 km gibi düşük bir yüksekliğe çıkıyor ve birkaç gün gibi kısa uçuş süresi olmasıdır.
Bir çok küçük teleskop hali hazırda uydularla uçurulmuÅŸtur. Uluslararası Kırmızı Ötesi KeÅŸif Uydusu (IUE) tipik bir örnektir. Bir çift kırmızı ötesi spektrometre ile beslenen 0.4 m 'lik Ritchey-Chretian teleskobu kullanır. Kırmızı bölgede teleskobun tamamı ve yardımcı aletleri soÄŸutulmalıdır. ÖrneÄŸin ISO (Infrared Space Observatory) uzay aracı, 2300 litre sıvı helyum kullanarak 1.8 K 'de tutulan detektörlerle, 0.6 m 'lik teleskobu 3 K olacak ÅŸekilde soÄŸutmaktadır. Hubble Uzay Teleskobu 2.4 m 'lik f2.3/f24 Ritchey-Chretian teleskoptur. Odağına yerleÅŸtirilen çeÅŸitli aletlerle115 nm 'den 1 mm 'ye kadar olan bölgede iÅŸlem görür. Birincil aynanın kusurları bir düzeltici optikle telafi edilir, ve yardımcı aletlerle sürekli güncelleÅŸtirilir. Åu anda muntazaman difraksiyon sınırında görüntü saÄŸlamaktadır.
Gelecekte, yıldızların etrafında Dünya büyüklüğündeki gezegenleri direk olarak görüntüleme kabiliyeti olabilecek, belirli bir yörüngeye yerleştirilmiş 100 km veya daha fazla ayrıklığı bulunan teleskoplar dizisi düşünülmektedir.
Ritchey-Chretien: Bu tür bir dizayn genelde büyük gözlemevlerinde kullanılmaktadır. Aynaların her ikisi de hiperboliktir. Çok düşük bir koma hatası olduğundan dolayı iyi bir avantaja sahiptir. Nispeten geniş alanlıdır (0° .7), fakat 1° 'den daha geniş bir alanda çalışılacaksa astiğmatizm ve alan eğriliği için ilave düzeltmeler yapılmalıdır. Aynaların yapımının zor olması, yüksek fiyat optik sistemin kusurları hakkındaki belirsizlikler yüksek ayırmagüçlü fotograflar için Ritchey-Chretien tipi dizaynlar pek kabul görmemektedir.